GüncelOto TeknolojiTicari Araçlar

Satılan her 100 aracın 10’u elektrikli

IEA Başkanı Dr. Fatih Birol, dünyada elektrikli araçlar konusunda hızlı bir gelişim olduğunu belirterek, “görülüyor. “2018-2019 döneminde dünyada satılan her yüz arabanın iki tanesi elektrikli arabaydı. Bugün bunun yüzde 2’den yüzde 10’lara yaklaştığını görüyoruz” dedi.

ULUSLARARASI Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, bu yıl dünyada satılan her 100 araçtan 10’unun elektrikli olduğunu ve bu oranın 2019’daki yüzde 2 seviyesine göre ciddi bir büyüme gösterdiğini bildirdi.

Birol, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi tarafından hazırlanan “Türkiye Elektrikli Araçlar Görünümü 2021” raporunun tanıtım toplantısında, iklim değişikliğiyle mücadelede temiz enerji teknolojilerinin kritik önemde olduğunu dile getirdi.

Yenilenebilir enerji, nükleer, dijitalleşme ve hidrojenin içinde bulunduğu yeni ve temiz bir enerji sisteminin doğduğunu belirten Birol, şöyle devam etti:

“Elektrikli araçlar bu sistemin ana kolonlarından birisi ve çok hızlı bir gelişim görülüyor bu alanda. Dünyadaki tüm otomotiv üreticilerinin en önemli gündem maddesi elektrikli araçlar. 2019’da dünyada satılan her 100 aracın 2’si elektrikli araçlardı. Bu yıl ise bu oranın yüzde 2’den yüzde 10’a yaklaştığını görüyoruz. Gelişme iki büyük pazarda görülüyor. Bunlardan birisi Çin. Bu ülkedeki her 100 arabanın 15’i elektrikli. Avrupa ise ikinci büyük pazar. ABD elektrikli araç pazarı açısından üçüncü önemli ülke. ABD’de çıkmak üzere olan ikinci ekonomik toparlanma paketinde elektrikli araçlara çok büyük bir destek gelecek gibi görünüyor.”

Çevreyi koruma hedefleri ve rekabetin elektrikli araçların gelişiminde belirleyici olduğunu ifade eden Birol, şirketlerin de kendilerini gelecek için hazırlamaya çalıştıklarını söyledi.

Birol, elektrikli araçların içten yanmalı motorlara göre daha maliyetli olduğunu ama 10 yıl önce 1100 dolar seviyesinde olan batarya maliyetlerinin 120 dolara kadar düştüğünü dile getirdi.

Elektrikli araç sektörünün başarılı şekilde büyüdüğü ülkelerin başarılı hükümet stratejileri olduğunun altını çizen Birol, bu kapsamdaki politikaların belirleyici olduğunu kaydetti.

‘EN ÖNEMLİ KONU BATARYA TEKNOLOJİSİ’

Fatih Birol, elektrikli otomobil üretimindeki en önemli kalemlerden birini batarya oluşturduğunu belirterek, “Mevcut kapasitede 2030 yılına kadar 10 katı kadar bir büyüme bekleniyor. Özellikle lityum iyon bataryalarda Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Amerika’ya kadar ciddi bir artış var. Kritik madenlere imalat sırasında ihtiyaç var. Bunlardan bir tanesi lityum, bir tanesi manganez, diğer bir tanesi ise kobalt.

Bunların hepsi dünyanın birçok yerine dağılmış durumda. Ama dörtte üçü sadece birkaç ülkede odaklanmış durumda. Bunu, enerji arz güvenliğinden ayrı tutmak mümkün değil. Kritik minerallere bağımlılık ciddi bir sorun. Ayrıca sadece minerallerin nerede olduğu değil, nerede işlendiği de önemli. Şu anda rafine kapasitesinin yüzde 90’ı tek bir ülkede, yani Çin’de. Birçok ülke, Uluslararası Enerji Ajansı önderliğinde yeni bir kritik enerji arz güvenliği sistemi kurmak için birbirleri ile müzakere ediyorlar.

Geçmişte gündeme gelen her yeni teknoloji de olduğu gibi, bugün de hükümetlerin desteği olmadan bu yeni teknolojilerin birdenbire hayata geçmesi mümkün görünmüyor. Enerji sektöründe, en azından özellikle emekleme çağında bunlara ihtiyaç var. Herkesin gıpta ile beğenerek, takip ettiği Tesla hikayesi, 2008-2009’daki finansal kriz sonrası toparlanma fonundan çok büyük destek alarak başladı. Yarım milyar dolar civarında bir destek aldı. Bu ilk destek, bugünkü Tesla başarısında çok büyük rol oynadı” dedi.

‘DÜNYADA OYUNUN KURALLARI DEĞİŞİYOR’

Togg CEO’su Gürcan Karakaş da elektrikli araçlara dünyanın bakışını ve Togg’da yaptıkları çalışmalar konusunda şunları söyledi:

“Dünyada oyunun kuralları değişiyor. Özellikle enerji sektörü, otomobil dünyası ve teknoloji dünyası üçgeni arasında kurallar değişmekte. Teknoloji olarak, elektrikli araçları ilgilendiren kısmında bazı kaygı ve sorunlar çözülmüş durumda. Maliyetler hızla düşüyor, menzil kaygısı çözülmüş durumda. Ayrıca hızlı şarjla artık, yarım saatin altında bataryanın yüzde 80’nini rahatlıkla şarj edebiliyoruz.

Togg CEO’su Gürcan Karakaş

Bununla birlikte sektörün cirosu da karlılığı da büyümeye devam ediyor. 2035’e baktığımızda, yeni nesil araçlarla ortaya çıkan veri bazlı iş modelleri ile büyüyen bir karlılık alanı var. Bugünden yüzde 40’lık alan için ürün geliştirmeye başlamazsak, oradaki yerimizi almaya hazırlanmazsak, karlılığımız açısından sıkıntıya gireceğiz demektir. Burada devletlerin rolü büyük önem taşıyor. Tüm dünyada baktığımızda bunu en erken görenler, Çinliler oldu. Ama ülkemizde de devletimizin desteğiyle ve elektrifikasyona geçiş vizyonu ile hızlı bir şekilde biz de ilerliyoruz.

Togg’a gelirsek; biz, olaya bütünsel bir gözle bakıyoruz. Otomobilden fazlasını yapmak üzere geldik. Bunun içinde başından itibaren tasarladığımız aracı hem bataryanın etrafından hem akıllı bir cihaz olarak tasarlamamız gerekiyor. Bunu, yeni nesil elektrik elektronik mimarisi çerçevesinde yapıyoruz. Yarından sonra beygir gücü değil, yazılım gücü fark yaratacaktır. Geleceğin dünyası artık merkezi bilgisayarın olduğu bir dünya. Gelecek buna doğru gidiyor. Merkezi bilgisayarı dörde böldük. Çünkü, şu an zamana karşı yarışıyoruz. 2023’ün ilk çeyreğinde seri imalatımıza ve pazar lansmanımıza başlıyoruz. Ocak ayında ise, Las Vegas’ta dünya lansmanımızı yapacağız.”

‘YEŞİL MUTABAKATLA BİRLİKTE NET BİR TARİF YAPILDI’

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Haydar Yenigün ise, Pandemi koşulları nedeniyle sıkıntılı bir süreçten geçen otomotiv sektörüne Yeşil Mutabakatla birlikte net bir tarif yapıldığını ve sektörde enteresan gelişmelerin görüleceği bir sürece girildiğini kaydetti. Otomotiv sektörünün Türkiye’de milli gelirin yüzde 5’inden fazlasını ürettiğini belirten Haydar Yenigün, şöyle konuştu:

“2 milyon civarında kapasite var ki, önümüzdeki 1-2 yıl içinde bunun 2,5 milyona çıkacağını öngörüyoruz. Bizim, bu kurulu olan 2 milyon kapasitemizin yüzde 85’i ihraç ediliyor. 6,8 milyar dolarlık bir dış ticaret fazlası veriyoruz. Bunu sürdürebilmek için de AR-GE yatırımların olmazsa olmaz olduğunu söylemem gerekiyor. Devletin son 10 yıldır özellikle teşvik ettiği bu AR-GE yatırımları, sektörden çok net şekilde cevap buldu. 157 AR-GE merkezimizde 4 binin üzerinde çalışan var. Peki bu rakamlar bunca emek Türkiye’yi nereye getiriyor? Avrupa’da otomobilde üretim açısından 6’ncı ticari vasıtaya baktığımızda 2’inci, toplamda ise Avrupa içinde 4’üncü sıradayız.

Elektrikli araçlara geldiğimizde ise, ortaya iki resim çıkıyor. Artık müşteriler, dünyamızı korumayı öncelikli bir madde olarak, biz üreticilerin önüne koyuyor. Ayrıca bağlantılı araçlar, otonom araçlar ve aynı zamanda paylaşıma uygun araçlar, dolayısıyla elektrikli araçlar istiyorlar.

2030 yılına geldiğimizde bunların tamamı hayata geçmiş olmak zorunda. Çünkü Yeşil Mutabakat bize net bir tarif yapıyor ve ülkeler de bunun altına imza atıyorlar. Aslında OSD üyelerinin birçoğu 2030 yılı geldiğinde otomobil üretimlerinin neredeyse tamamını elektriğe çevirmiş olacaktır. Çünkü Türkiye otomotiv sanayi, yüzde 85’in üzerinde Avrupa’ya ihracat yapıyor. Bu, bizim için olmazsa olmaz. Önce otomobiller, hemen ardından hafif ticari araçlar, hemen ardından da kamyonlar ve otobüsler gelecek. Onların işleri ise, biraz daha sıkıntılı. Zira, hidrojenin sisteme girmesini beklemek durumundalar. Neticede nötr olma hedefleri, üç aşağı beş yukarı 2040 yılında bitecek.”

TÜRKİYE ELEKTRİKLİ ARAÇLAR GÖRÜNÜMÜ RAPORU TANITILDI

Konferansta IICEC tarafından uzun araştırmalar sonucu hazırlanan “Türkiye Elektrikli Araçlar Görünümü” raporunun sunumunu yapan IICEC Direktörü Bora Şekip Güray, elektrikli araçların bugünü ve geleceği için analitik bir bakış içeren raporun Türkiye’de bir ilk olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

“Elektrikli araçlarda büyümenin Türkiye’nin enerji dengelerine ve çevresel performansa önemli katkılarını sayısal olarak gösterdiğimiz bu çalışmada IICEC olarak, geliştirdiğimiz modelleme altyapısı ve senaryo bazlı analizleri esas aldık. Buna göre; 2030 yılında elektrikli araçların yeni satışlarda üçte birin üzerinde paya ve toplam elektrikli araç parkının 2 milyona ulaştığı Yüksek Büyüme Senaryosunda; elektriğin petrolü ikamesiyle petrol faturasında 2021 fiyatlarıyla 2,5 milyar dolar tasarruf sağlanabiliyor. Petrol tüketiminde temiz elektrik ile sağlanan bu tasarruf, Türkiye’nin büyük oranda ithalatçı olduğu petrol arzında, fiyat dalgalanmalarından kaynaklı riskleri azalttığı gibi enerji güvenliğini güçlendirme hedeflerini de destekliyor. Bu senaryoda, aynı zamanda Türkiye emisyon envanterinde ikinci sırada bulunan karayolu ulaşımı emisyonları da 2030 yılından önce düşmeye başlayarak, net-sıfır emisyona sahip bir enerji geleceği vizyonunu ve temiz enerji dönüşümü perspektifini destekler hale geliyor.

Dünyadaki iyi uygulama örneklerini, küresel ve bölgesel trendleri, Türkiye’nin bu alandaki yüksek gelişim potansiyelini ve fırsatlarını analitik bir yaklaşımla inceleyen bu çalışmada, E-mobilite ekosisteminin paydaşları için 5 somut öneri sunuyoruz.”

5 SOMUT ÖNERİ

  1. 2053 net-sıfır hedefi ve temiz enerji dönüşümü ekseninde, somut, gerçekçi ve ulaşılabilir politika hedeflerinin belirlenmesi, yönlendirici ve destekleyici mekanizmaların uygulanması;
  2. Bu dönüşümün sürdürülebilirliğinin, yeşil enerji kaynaklarının gelişimi yoluyla güvence altına alınması;
  3. Çevreyi ve teknolojiyi eksenine alan, bütüncül bir E-mobilite ekosisteminin, kamu, özel sektör, akademi iş birlikleri ve eşgüdüm içerisinde, azami toplumsal fayda ekseninde geliştirilmesi;
  4. Dijitalleşme, akıllı sistemler, enerji depolama gibi yüksek değer önermesi sunan teknolojilerde Ar-Ge ve yerli üretime hız verilmesi;
  5. Bireysel ve kurumsal girişimcilik ekosisteminin ve insan kaynakları potansiyelinin, bölgesel ve küresel aktör olarak konumlanmayı destekleyecek şekilde güçlendirilmesi.

Güray, raporda Türkiye için çok kritik olan otomotiv endüstrisinin rekabetçi dönüşümü için teknoloji odaklı fırsatların değerlendirilmesi, şarj noktalarının ve elektrik dağıtım şebekelerinin en verimli şekilde planlanması ve işletilmesi, yenilikçi finansmanın ve yeni nesil iş modellerinin yaygınlaştırılması gibi önemli mesajlara da yer verildiğinin altını çizdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir